1910 yılında Toyoda Spinning and Weaving’in kurucusu Sakichi Toyoda ABD’ye bir ziyaret gerçekleştirdi. O yıllarda Amerikan otomobil endüstrisi daha yolun başındaydı. Ford’un ilk T modelleri piyasaya çıkalı sadece 2 yıl olmuştu. Sakichi Toyoda 4 ay boyunca Amerika’da kaldı ve döndüğünde dilinden düşürmediği tek bir cümle vardı: ”Artık otomobil çağındayız.”
Sakichi Toyoda tekstil işletmesi olan bir mucitti. İcat ettiği ve çalışma mantığı ileride Toyota Üretim Sisteminin yapı taşlarından biri olacak olan kendi kendine çalışan(oto-aktive) dokuma makinesinin patentini İngiliz Platt Kardeşler’e 1 milyon Yen’e sattı. Bu parayla birlikte oğlu Kiichiro Toyoda’nın çalışmalarıyla otomobil üretimi resmen başlamış oldu.
Toyota Üretim Sistemi’nin temelde 2 prensibi vardı: “just-in-time” ve “jidoka (otonomasyon)”. Just in time, Türkçe karşılığıyla tam zamanında üretimin mantığı bir malzemeyi fazla miktarlarda temin edip stoklamak yerine gereken malzemeyi gerektiği anda ve sadece gereken miktarda üretim bandına getirmektir. Bu işlemi kusursuz olarak gerçekleştirebilmek için kanban adı verilen malzeme kartları kullanıldı. Bu kartların üzerinde yazan bilgilere göre üretim esnasında gerektiği zamanlarda ek malzeme çekildi ve stok kontrolleri yapıldı. Böylelikle kanban, üretim süreçleri arasında gelişen bir iletişim sistemi oldu. Bu sistem geleneksel yöntemin tersine işleyen bir akış sağladı. Her istasyon kendisinden bir önceki istasyona ihtiyaç duyduğu parçaları, miktarı ve elinde olması gereken zamanı sorarak istenen parçayı istenen zamanda ve sayıda üretti. Bu sayede ihtiyaç fazlası üretim engellenmiş oldu.
Jidoka, bir diğer adıyla otonomasyon ise üretim hattında anormal bir durum oluştuğunda makine ve makineyi kullanan operatörler tarafından sistemin anında durdurulmasını sağlayan uygulamadır.
Jidoka sayesinde anormallik fark edildiği anda sistem durdurulur ve acil sorun çözülür. Sorunun asıl nedeni araştırılarak gerçek soruna çözüm bulunur. Toyota Üretim Sistemi’ne temel oluşturan üretim felsefesinin fikir babası ve baş mimarı olan Taiichi Ohno, Toyotizmi anlattığı Toyota Ruhu isimli kitabında “Bir sorunla karşı karşıya kaldığınızda özünü anlayabilmek için kendi kendinize beş kez ‘neden’ diye sormayı ve beş kez yanıt vermeyi deneyin.” der ve örnek verir;
Diyelim ki bir makine durdu ve çalışmıyor:
1)Makina neden durdu?
Çünkü aşırı bir yükleme oldu ve sigortası attı.
2)Neden aşırı yükleme oldu?
Çünkü yataklar yeterince yağlanmamıştı.
3)Yağlama neden yeterli değildi?
Çünkü yağ pompası iyi çalışmamıştı.
4) Yağ pompası neden iyi çalışmamıştı?
Çünkü titreşimlerden dolayı pompanın mili hasar görmüştü.
5)Neden hasar görmüştü?
Çünkü filtrajda bir hata olmuştu ve içeri bir metal parçası kaçmıştı.
Anlaşılacağı üzere Toyota’nın üretim sistemi Fordist modelden farklıydı. Ford’un çalışma sisteminde aynı modelden çok sayıda üretim yapılırdı. Oysaki Toyota’nın sloganı “üretilen miktarları olabildiğince düşürmek ve hızla değiştirmek”ti. Alışılagelmişin dışında bir sistem kurmanın ve bunu insanlara adapte etmenin birçok zorluğu olacağı aşikar. Özellikle ilk zamanlarda just in time’ı uygulamak için tedarikçilerle anlaşmakta epey zorluk çekildi. Uzun yıllar kimse onların sabırla gerçekleştirmekte olduğu devrimi dikkate almadı.
Ancak 1973 yılında tüm Batı dünyasını derinden etkileyen bir petrol krizi patlak verdi. Ekonomik durgunluk tüm dünya toplumlarını etkiledi. 1974’te Japon ekonomisi sıfır büyüme düzeyine inecek kadar çökmesine rağmen Toyota Motor Company mevcut yerini korudu ve hatta 1975 yılından itibaren büyümeyi başardı. 1980’li yılların başında piyasaya 3,5 milyon otomobil sürdü ve bunu Batı’daki en büyük rakiplerinden yaklaşık 10 kat daha az işçi çalıştırarak yaptı. Dünya üreticileri arasında bir anda 2. sıraya yerleşti.
Toyota, 2014 yılında 10 milyon 230 bin satış rakamıyla dünyanın en büyük otomobil şirketi oldu. 2020 yılının Fortune 500 listesindeyse 11. Sırada bulunuyor.
Rümeysa Kahraman
2021-02-24 535