Bir ürün aldığınızda o ürünün ne zaman bozulacağını biliyor musunuz? O ürünü daha önce kullandıysanız az çok ne kadar süre sonra bozulacağını ve onun yerine yenisini alacağınızı bilirsiniz. Yenisini almak yerine tamir ettirmeyi deneyebilirsiniz. Ama çoğu ürün kolay tamir edilmeye müsait olmayan bir yapıya sahip olduğundan ya da tamirinin neredeyse yeni bir ürün kadar maliyeti olduğu için yenisini almayı tercih edersiniz. Tüm bu anlattıklarım bir teoriyle örtüşüyor. O teorinin ismi ise planlı eskitme teorisi.
Planlı eskitme esasında üreticilerin daha çok ürün satmak için sattıkları ürünün kalitesini düşürüp vaktinden önce bozulmasını sağlayıp tekrar müşteriye o ürünü satmayı amaçlanır. Planlı eskitme yöntemi ilk olarak ampullerde kullanılmış. Bu yöntem kullanılmadan önce 1895’te üretilen bir ampulün ne kadar süredir yanacağını tahmin edersiniz? Size bir ipucu verecek olursam günümüzde kullanılan bir ampulü o da kaliteli bir ampul ise 6 yıldır. 1895 yılında Adolphe A. Chaillet tarafından üretilen ampul ise 120 yıldır hala yanıyor. Bu ampul şuan ABD’nin Kaliforniya eyaletinin Livermore kentinin itfaiye merkezinde takıldığı tarih olan 1901 yılından beri yanıyor. Ek olarak lamba kamerayla canlı kayıt alınıyor. İsterseniz internet sitesinden canlı olarak izleyebilirsiniz. Günümüzde niye böyle lambalar yok sizce? Böyle bir lambanın evinizde olduğunu düşünün. Bir kere alıp bir daha lamba almaya ihtiyaç duymazdık. Konumuza dönersek lambalarda planlı eskime ne zaman başladı sizce? 1924 yılında bazı ampul şirketlerinin bir araya toplanarak bir birlik kurmasıyla. Çeşitli söylentilere göre ise ilk karteli kuruyor. Gazetede ilk yayınladıkları bildiri ise ampullerin ömrünü 1000 saatle sınırlandırmak oldu. Bu birliğin çeşitli ampul üreticilerini kısa ömürlü ampul üretmeleri için baskı altına aldıkları da biliniyor. Uzun ömürlü ampul üretmeye çalışan üreticileri de engellemişlerdir.
Bir başka örnek ise 1940 yılında kimyagerlerin bulduğu ipek yerine kullanılabilecek olan naylondur. Naylonun ilk olarak sağlamlığıyla popüler olarak kullanıldığı alan ise çoğu kadının kullandığı naylon çoraplar. O zaman üretilen bir naylon çorapları isterseniz arabaya bağlayıp çekin kopmuyordu. Bu sağlamlığıyla bir süre kadınların talebine üreticiler yetişmekte zorlandılar. Bu kadar sağlam çoraplar çabuk eskimediği için bi süre sonra üretici firmanın satışları düşmüştü. Bundan dolayı ampulde olduğu gibi naylon çorap üreticisi de çorabının kalitesini düşürmüştür. Uzun süre kopmayan çoraptan birkaç sefer giyince kopan çoraplar ortaya çıkmıştır.
Planlı eskitmenin olabileceğini ampul ve naylon çoraplardan bilebiliyoruz. Günümüzde de planlı eskitme kullananların olmadığı düşünülemez. Bence günümüzde kullananların çoğu da teknoloji firmalarıdır. Bunu düşünmemdeki en büyük sebep ise örnek verecek olursam yeni aldığın bir telefonun ne kadar iyi kullansan da her geçen yıl yavaşlamasıdır. Diğer teknolojik aletlerin çoğunun ise bozulduğunda tamirinin zor olmasıdır. Bu sebeplerden insanlar telefon yavaşladığında yenisini almayı ve bir teknolojik aleti bozulduğunda tamir etmek yerine yenisini almayı tercih ediyor.
Bunların hepsi üreticinin yararına olup sürekli üretimin devam etmesini sağlar. Tüketici gözünden bakarsak ise yararına olmayan bir durumdur. Bu durum aynı zamanda dünyamız için de geçerlidir. Çünkü üretilen ürün ömrü ne kadar kısalırsa ürünün çöpe gitmesi o kadar hızlı olacak. Üretilen ürünlerin çoğunun geri dönüşümü olduğunu düşünürsek giderek dünyamız çöp ile dolacak. Bu durumu anca biz tükecilerin bilinçlenip daha kaliteli ürünleri seçmemizle olabileceğini düşünüyorum. Son olarak ise 1901 yılında yanmaya başlayan ve hala yanan ampul gibi ürünler günümüzde de olsa nasıl olurdu dünya ?
Ümit Uygan
2021-09-26 439