Her insan farklı yaradılıştadır. Kimimiz insanlarla iletişim halinde olmayı severiz, kimimiz kendimizle baş başa kalmayı. Kimimiz duyularımıza güveniriz, kimimiz sezgilerimize. Bazıları duygusal kararlar verirken bazıları mantığı her şeyden üstün tutar. Her birimizin hayata bakış açısı ve öncelikleri farklıdır. Kendimizin ve çevremizdekilerin kişilik özelliklerinin farkına varmak ve bu bilinçle hareket etmek özel ve sosyal yaşamımızda bize yarar sağlar.
Katharina Cook Briggs ve Isabel Myers, Carl Jung’un karakter analizlerinden yola çıkarak insanları kişilik özelliklerine göre 16 kişilik tipine ayırdılar. Myers-Briggs Tip Göstergesi, bilinen adıyla MBTI, insanları; enerjisinin kaynağına göre, dünyayı algılama şekline göre, karar verme sürecine göre ve yaşamı düzenleme şekline göre olmak üzere 4 ana grupta inceliyor. Her bir grubun iki alt dalındaki seçimlerinizin toplamına göre genel kişilik tipiniz ortaya çıkıyor.
Enerjisinin kaynağına göre insanlar dışa dönük (Extroverts) ve içe dönük (Introverts) olarak ikiye ayrılıyor. Dışa dönükler genellikle iletişimi kuvvetli, insanlarla vakit geçirmekten keyif alan sosyal bireyler olurken içe dönükler insanlarla vakit geçirmektense evde kalmayı, sessiz ve huzurlu ortamları tercih ediyor.
Dünyayı algılama şeklini ele aldığımızda insanlar duyusal (Sensing) ya da sezgisel (iNdicator) olarak ayrılıyor. Duyusal insanlar dünyayı beş duyularıyla algılayan ve somutluktan hoşlanan bireylerdir. Bugünü yaşamayı severler ve geçmişlerindeki hatalardan ders çıkarırlar. Teoriden ziyade pratiği severler. İyi birer gözlemcidirler. Sezgisel kişiliğe sahip bireylerse duyusalların somutluğunun aksine hayalperesttirler. Onlar iç seslerini, sezgilerini dinlemeyi severler. Gelecek odaklıdırlar ve gelecekten ilham alırlar. İşin teorik kısmıyla ilgilenirler. Çok hayal kurdukları için kafaları daha karışık ve beklentileri yüksektir. Bu nedenle de huzursuz olmaya daha eğilimlidirler.
Karar verme sürecine göre gruplar aslında birçoğumuzun bildiği ve tecrübelerinden yararlanarak kendisi hakkında en kolay karar verebildiği duygusal (Feeling) ve mantıksal (Thinking) kişilik olarak ikiye ayrılıyor. Duygusal karar veren insanlar empati gücü yüksek, davranışlarında samimi ve yardımsever olurken mantığıyla hareket edenler ellerindeki verilerin sonuçlarına göre ölçüp tartarak karar veren temkinli ve net fikirli insanlar oluyor.
Son olarak, yaşamlarını düzenleyiş şekillerine göre insanlar planlayıcı (Judging) veya algılayıcı (Perceiving) olarak sınıflandırılıyorlar. Planlayıcılar adlarından da anlaşılacağı gibi plan-program yapmayı seven, rutine kolay uyum sağlayan dakik insanlar olurken algılayıcılar hayatı spontane yaşamayı seviyor. Rutine ayak uydurmakta zorlanan algılayıcılar rahatlarına düşkün olup anı yakalamayı tercih ederler. Dakik değillerdir, telaşsız bir yapıları vardır. Keşfetmeyi seven algılayıcılar bu nedenle deneylere açıktırlar.
16 kişilik tipi yukarıda bu alt grupların çeşitli kombinasyonlarından ortaya çıkıyor. Örneğin dışa dönük(E), duyusal(S), mantıksal(T) ve planlayıcı(J) kişilikte bir insansanız ESTJ oluyorsunuz. ESTJ bireylerin genel adı ‘yöneticiler’dir ve belirgin bazı kişisel özellikleri vardır. Bu kombinasyonların her biri için bir isim verilmiş ve diğerlerinden ayıran belirli özellikleri bulunuyor. Eğer kendi kişilik tipinizi belirleyemiyorsanız mbti testinizi yaparak bunu öğrenebilirsiniz. Ancak, insanların kişiliğinin yaşadığı olaylar sonucu değişebileceğini ve o anki ruh halinizin test sonucunuzu etkileyebileceğini unutmamalısınız. Ayrıca bu test doğru ya da yanlış cevabı olan bir test değil. En iyi kişilik tipi budur ya da en kötüsü budur diye kesin yargılar yok. Testin amacı kendinizi daha iyi tanımanıza yardımcı olmak ve bu sayede hayatınızı kolaylaştırmak. Örneğin içe dönük bir insanın mesleğini seçerken insanlarla yoğun ilişkilerde bulunmak zorunda kalacağı bir iş yerine bireysel çalışmanın ön planda olduğu işi seçmesi daha mutlu ve rahat çalışmasını sağlar. Ancak yine hatırlatmak isterim ki bir insanın test sonucunun içe dönük çıkması hiçbir zaman insan içinde çalışamayacağı ya da sürekli içe dönük bir insan olarak kalacağı anlamına gelmez. Test sonucunuzu sizin için kısıtlayıcı değil yardımcı bir etken olarak görmelisiniz. Bu durum insan ilişkileri için de geçerlidir. Siz planlayıcı bir kişiliğe sahipken arkadaşınız spontane yaşayan bir algılayıcı olduğu için ona kızamazsınız. Herkesin aynı kişilik tipine sahip olmasını isteyemezsiniz. Çalışma ortamı, arkadaş grubu, aile ve benzeri topluluklarda mümkün oldukça farklı kişilik tipine sahip insanların varlığı o topluluğun gelişmesine katkı sağlar.
Başta da söylediğim gibi her insan farklı yaradılıştadır. Bu tarz testler ve gruplandırmalar sadece insanın farklılıklarını anlamaya yardımcı bir araçtır. Her birimiz farklı özelliklere sahibiz ve bu farklılıklarımız sayesinde insanlığı oluşturuyoruz. Asıl sorunlar bu farklılıkları kabul etmediğimizde ve saygı duymadığımızda ortaya çıkıyor.
Rümeysa Kahraman
2021-10-24 490