Madencilik diyince aklınızda ne canlanıyor? Kazma, kürek, belki de yerkürenin derinlikleri ancak bu düşüncelerimizde ciddi değişikliklere yol açacak çalışmalar yürütülmekte. Teknolojinin ışık hızıyla gelişiyor olması ve uzay keşiflerinin daha kapsamlı bir hale gelmesiyle değerli metaller için de yepyeni bir kaynak ortaya çıktı: “Asteroidler”.
Peki bilim insanları neden böyle bir arayış içine girdiler? Aslında bu sorunun birden fazla yanıtı var. İlk olarak bildiğimiz geleneksel maden arama ve işleme süreçlerinin vahşi hayata verdiği zarar. Bu zarar sadece maden aramak için kazıp bozduğumuz habitatlarla sınırlı değil maalesef. Gerek çıkarılan örneklerin saflaştırılması gerek bu örneklerin işlenmesi sırasında yapılan işlemler hava ve su kirliliğine neden olarak biyoçeşitliliği ve dolayısıyla insanlığı olumsuz yönde etkilemektedir. Bir diğer neden ise dünyamızda bulunan çıkarılabilir madenlerin giderek azalması. Özellikle teknolojik cihazların yapımında kullanılan birtakım metallerin miktarı 30-35 yıl içinde tükenecek kadar azalmış durumda. Dünyanın çekirdeğe yakın katmanlarında bu tür metaller bulunmasına rağmen teknoloji ve güvenlik açısından asteroid madenciliği çok daha uygun bir seçenek.
Asteroid madenciliği sürecini teknik detaylara girmeden anlatmak istersek üç temel adımdan bahsedebiliriz. İlk adım asteroide ulaşmak, bu aşamada uygun elementleri içeren asteroidin yeri tespit edilir ve rota çıkarıldıktan sonra uzay aracı ile asteroide ulaşılır. Sonraki adım ise asteroidin maden arama çalışmalarına hazır hale getirilmesi ve madenlerin çıkarılmasıdır. Asteroidin doğal hareketinin durdurulması, uzay aracı yardımıyla dünyamıza yakın bir yörüngeye getirilmesi ve asteroid yüzeyinin termal şoka sokularak madenlerin çıkarılması bu adımda yapılan işlemlerdir. Ve son adımımız çıkarılan madenlerin yeryüzüne getirilmesi. Bu adım için oldukça farklı fikirler bulunmaktadır bazı uzmanlar tekrar kullanılabilen roketleri önerirken bazı uzmanlar ise üç boyutlu yazıcı teknolojisi ile yapılan kapsüllerin kullanılmasını önermektedir. Asteroid madenciliği bu üç adımdan ibaret.
Süreci de öğrendiğimize göre haydi asteroidleri yakalayıp kazma kürekle dalalım dediğinizi duyar gibiyim. Maalesef günümüz şartlarında bu pek de mümkün değil. Asteroid madenciliğine en büyük engel mevcut teknolojik şartlarla bu işlemde kâr zarar dengesinin zarara doğru kaymasıdır. Her ne kadar S tipi ve orta boyutlarda bir asteroid dünyanın değerli metal ihtiyacını milyonlarca yıl karşılayabilecek miktarda element bulundursa da. Malum asteroidi bulunduğu yerden alıp dünyamıza yakın bir yere getirmek çok daha büyük maliyetlere neden olmaktadır. Bu maliyette en büyük payı yakıt masrafları üstleniyor. Hepimizin bildiği gibi günümüzde sıvı yakıtlı roket motorları kullanılıyor ve uzay mekiklerini atmosfer dışına çıkartmak için büyük miktarda yakıt gerektiren bir işlem. Bu sorunu çözmenin yollarından biri günümüzde de hâlihazırda daha küçük modellerini kullandığımız elektrikli uzay motorlarına geçiş yapmak. Günümüzde bu motor tipi üzerinde umut verici çalışmalar yapılmakta.
Günümüz madenciliğine kıyasla çok daha astronomik ve bilim kurgu filmlerinden çıkma görünen bu işlem birçok uzman tarafından Uzayda kolonileşme yolunda bebek adımları olarak tanımlandırılıyor. Sizi bilemem ama uzay madenciliğinin geleceği beni oldukça heyecanlandırıyor. Umarım yakın bir gelecekte bu teknolojinin kullanıldığına şahit olabiliriz.
Erdal Tanırkurt
2021-10-24 367