Dünyamızın dörtte üçünü oluşturan okyanuslar, hepimizin hayranlıkla izlediği doğanın muhteşem bir eseridir. Binlerce canlıya ev sahipliği yapan okyanusların bilinmeyen ve keşfedilmeyen birçok yanı var. Fakat bunlardan daha ötesi okyanusa sahip olup daha sonradan onu yitiren bir gezegenimiz var: Mars. Peki, Mars’ın okyanusları olduğunu nasıl anladık ve Mars okyanuslarına nasıl veda etti?
Mars uzun yıllardır hepimizin ilgi odağı olan bir gezegen. Belki de bize olan yakınlığından dolayı onu bu kadar çok merak ediyoruz. Yıllar boyunca en pahalı ve en gelişmiş araçlarla Mars’ı inceledik ve hala cevaplayamadığımız yüzlerce soru var elimizde. Fakat bunun yanı sıra cevabına ulaşabildiklerimiz de var. Mars'ın bir zamanlar kısmen Dünya'nınkine benzer bir koruyucu manyetik alan nedeniyle okyanuslara sahip olduğunu biliyoruz. Lakin bu alanların aniden kaybolması ve Mars’ın manyetik alanındaki bu değişiklik Tokyo Üniversitesi Dünya ve Gezegen Bilimleri Bölümü'nden Profesör Kei Hirose'un da aklında olan bir soruydu. Profesör ve doktora öğrencileri de bu durumu araştırmaya başladı.
Dünya'nın manyetik alanı, çekirdeğindeki erimiş metallerin akıl almaz derecede büyük konveksiyon akımları tarafından yönlendiriliyor. Diğer gezegenlerde manyetik alanların da aynı şekilde çalıştığı düşünülüyor. Araştırma grubunun söylediğine göre Mars'ın iç bileşimi henüz bilinmemekle birlikte, göktaşlarından elde edilen kanıtlar kükürtle zenginleştirilmiş erimiş demir olduğunu gösteriyor. Ayrıca, NASA'nın yüzeydeki InSight probundan gelen sismik okumalar bize Mars'ın çekirdeğinin daha önce düşünülenden daha büyük ve daha az yoğun olduğunu söylüyor. Grup; demir, kükürt ve hidrojen içeren bir malzeme örneği yaptı, Fe-S-H, bu da kendisinin ve ekibinin Mars'ın çekirdeğinin bir zamanlar yapılmasını beklediği şeydi. Bu numuneyi iki elmas arasına yerleştirdiler ve kızılötesi lazerle ısıtırken sıkıştırdılar.
Deneyin ilerleyen aşamasında başlangıçta homojen Fe-S-H, bu tür baskılar altında daha önce görülmemiş bir karmaşıklık seviyesine sahip iki ayrı sıvıya ayrıldı. Hidrojen bakımından zengin ve kükürt bakımından fakir, daha az yoğun olan sıvı demir, daha yoğun kükürt bakımından zengin, hidrojen bakımından fakir sıvı demirin üzerine çıkarak konveksiyon akımlarına neden oldu. Bu akımlar, Dünya'dakilere benzer şekilde, Mars çevresindeki bir atmosferde hidrojeni koruyabilen bir manyetik alanı harekete geçirdi ve bu da suyun bir sıvı olarak var olmasına izin Verdi. Ancak, bu durum uzun sürmedi. Dünya'nın son derece uzun ömürlü olan iç konveksiyon akımlarının aksine, iki sıvı tamamen ayrıldıktan sonra, manyetik alanı harekete geçirecek daha fazla akım Mars’ta oluşamadı ve bu gerçekleştiğinde, atmosferdeki hidrojen güneş rüzgarları ile uzaya üflendi, bu da su buharının parçalanmasına ve sonunda Mars okyanuslarının buharlaşmasına yol açtı. Ve bunların hepsi yaklaşık 4 milyar yıl önce gerçekleşmiş olduğu ileri sürüldü.
Hirose, "Sonuçlarımız göz önünde bulundurulduğunda, Mars'ın üzerinden yapılan daha fazla sismik çalışması, çekirdeğin tahmin ettiğimiz gibi gerçekten farklı katmanlarda olduğunu doğrulayacaktır" dedi. "Eğer durum buysa, Dünya da dahil olmak üzere kayalık gezegenlerin nasıl oluştuğunun hikayesini tamamlamamıza ve kompozisyonlarını açıklamamıza yardımcı olacaktır.
Tabiki de Mars’ın manyetik alanını yitirmesinden sonra hepimizin aklına yaşadığımız bu eşsiz gezegen Dünya geliyor. Dünya'nın bir gün manyetik alanını da kaybedebileceğini düşünüyor olabilirsiniz, ama endişelenmeyin, Profesör Kei Hirose’a göre bu en az bir milyar yıl boyunca olmayacak. Sanırım bizler bundan kaçmayı başardık.
Melike Cancı
2022-08-20 298