En son ne zaman yanınızdan elektrikli bir otomotiv geçti? Eminim çoğu kişi bunun farkına bile varmamıştır. Aslında bunun iki sebebi olabilir. İlk sebebi hayat akışında çevremizi incelemeye pek vaktimiz kalmıyor. İkinci nedeni de aslızıında bu yazımn esas konusu olan içten yanmalı motorlarla kıyaslarsak elektrikli motorların oldukça sessiz olmaları. Yani yanımızdan geçip gidiyorlar ve biz seslerini duymadığımız için farkına bile varmıyoruz.
Elektrikli motorların bir motor sesi olmadığı için elektrikli araç dönüşüm dünyasında bir bakıma otomotivleri sessize aldık bile diyebiliriz. Otomotivleri sessize almak ilk duyduğumuzda kulağa çok hoş geliyor aslında. En basitinden bir yürüyüşe çıktığımız zaman kulaklarımız otomotiv seslerini duymayacak. Sadece ‘ağaçların hışırtısını, kuşların ötüşünü duyacağız’ diyebiliriz. Ancak biraz kafa yorduğumuzda işlerin bu kadar basit olmadığını anlıyoruz. Mesela bir yolun karşısına geçeceğimizi düşünelim: Böyle bir durumda gelen arabanın motor sesini duyarız ve gelen arabayı görürüz. Pekala biz sağlıklı bireyler olarak aracın sesini duymasak da aracı görebildiğimiz için aracın geçmesini bekleriz ve daha sonra yolun karşısına geçeriz. Pekala ya görme duyumuz olmasaydı ne olacaktı? Öylesine geçiverecektik ve belki de kazaya sebep olacaktık. Burada kafa yorarak elde ettiğimiz bilgiyi Amerika’da Ulusal Kara Yolu Trafiği Güvenliği İdaresi de doğruladı. Hibrit elektrikli bir aracın yaya kazasına karışma ihtimalinin %66 daha yüksek olduğu belirlendi. Bu yüzden de Amerika’da yaya güvenliğini geliştirme yasası olarak motorlu taşıtlar için minimum ses gereksinimi yasası yürürlülüğe girdi.
Araç üreticileri de elektrikli araçların belirli bir düzeyde ses çıkarması gerektiğini düşünmüş olacak ki yeni üretilen elektrikli araçlara dijital ses sistemleri koymayı akıl etmişler. Bunu düşünen üreticilerden Alman bir Otomotiv üreticisi uygun ses için İtalyan Müzisyen Renzo Vitale ile anlaştı. Sayın Vitale bu konu hakkında adeta büyük bir konser verecekmiş ciddiyetiyle çalışıyor ve doğru sesleri arıyor. Buradaki ciddiyet kelimesini biraz açmak gerekirse şunu söyleyebilirim: Kendisi araçlarla kayıt stüdyosuna giriyor ve araçların çıkardığı sesleri en ince ayrıntısına kadar dinliyor. Adeta her araç için birer beste yapıyor diyebiliriz. Beste yapıyor demek kulağa abartı gibi geliyor olabilir ama aslında tam tersi bu gayet gerçek çünkü Sayın Vitale bu besteler için Alman ünlü film Bestecisi Hans Zimmer ile Zimmer’in Hollywood ‘daki kayıt stüdyosunda beş gün beş gece geçirdi.
Anlattığım her şeyi düşünürsek sizce de gelecekteki tüm elektrikli araçlar birer Enstrüman ve bizler de birer sanatçı olmayacak mıyız? Hatta işi biraz daha ileriye götürmek için bence Renzo Vitale’nin şu sözlerine kulak vermeliyiz: Trafik en ilginç ses nesnesidir çünkü Beethoven’ın herhangi bir senfonisini duyduğumuzda bu her zaman aynıdır. Ancak trafik her zaman farklıdır.
O zaman yazımızı şöyle bir temenni ile bitirelim: Umalım ki sokaklarda otomotivimizle ve her türlü müzik aletimizle özgürce sanat yapacağımız bir geleceğimiz olsun.
Kadir Gürsoy
2022-12-17 406